Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısı ve genci ile tüm milletin tek yürek, tek bilek olarak yazdığı bu Kurtuluş Destanı aslında büyük fedakârlıklar ve kahramanlıkların öyküsü olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle konuştu: Bu destanın arkasında; gencecik fidanlarını alınlarından öperek gözünü kırpmadan savaş meydanlarına gönderen yüreği kan ağlayan babaların, cepheye mermi taşırken elindeki tek battaniyesini arabanın arkasında uyuyan yavrusu yerine cephaneliklerin üzerine örten cefakâr anaların, canlarını kanları yok sayarak bedenlerini milletin kurtuluşu için siper eden cesur Mehmetçiklerin öyküleri yatmaktadır.”
Ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Gaziantep’te de Kurtuluş Savaşı’nın mücadelesinin verildiğini ve neticesinde “gazi”lik unvanını hakkıyla alındığını belirten Şahin, “Şehrimizin şanlı geçmişinin bu anlamlı unvanla taçlanmasını sağlayan atalarımızla, dedelerimizle bir Gaziantep çocuğu olarak büyük gurur duyuyorum. Ben Gaziantepliyim deme onurunu bizlere yaşattıkları için onlarla ne kadar övünsek, ne kadar minnettar olsak yetmez. Vatan uğruna canını veren şehitlerimiz, büyük kayıplarla savaştan çıkan gazilerimiz anısına; istiklalimizin ve istikbalimizin sembolü olan Cumhuriyetimizi korumak, ecdadımızın mirasına sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak için milletimizin her bir ferdinin bugün de aynı ruh ve kararlılığa, aynı özveriye sahip olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
Şahin, sözlerini şöyle tamamladı: “Farklı dil, inanç ve kültürlerin bir arada yaşayabildiği, büyük bir hoşgörü medeniyetinin mirasçıları olarak; birbirimizi kardeşçe kucaklayıp, sımsıkı kenetlenerek, el ele, gönül gönüle, eşitlik ve hürriyet temeline dayanan büyük bir millet olma iradesiyle kurulan Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru birlik ve beraberlik içinde yürümemiz gerektiğine tüm kalbimle inanıyorum.”