HIZLI ERİŞİM
18.10.2017

YUVALAMA VE FELSEFE SÖYLEŞİ ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİ

Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziantep Sanat Merkezi’nde düzenlenen, “Bir Kent, Tarih ve Kültürü ile Buluşuyor” söyleşileri, Mehmet Sabri Genç’in “Yuvalama ve Felsefe” söyleşi ile başladı.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından 18 Ekim’de gerçekleşen söyleşi etkinliği büyük beğeni topladı.

Söyleşi öncesinde bina hakkında bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı ve Gaziantep Sanat Merkezi Koordinatörü Zafer Okuducu, binanın restorasyon aşamaları ve günümüz kullanım amacı hakkında bilgiler aktardı.

Söyleşi etkinliğinin sonunda ise, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Mutfak Sanatları Eğitim Merkezi tarafından katılımcılara yuvalama ikram edildi.

Mehmet Sabri Genç kültürel bir değer olan yuvalamayı felsefik olarak ele alarak yuvalamanın asıl hikayesini dinleyicilerle paylaştı. Daha önce felsefe ve nohut dürümü isimli bir konferansı olduğunu belirten Genç, Gaziantep’e felsefeyi nasıl sevdirebiliriz düşüncesiyle bu tür başlıklar seçtiğini belirtti.

“GÜNÜMÜZDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKELERDEN BİRİ İNSANLARIN SOYUT DÜŞÜNCELERDEN UZAKLAŞMASIDIR”.

Dünyadaki en önemli gençlik potansiyeline sahip bu topraklar en büyük soyut tehlike karşısında olduğunu belirten Genç, “Esas yapmamız gereken zihni anlamda bir inşadır” şeklinde konuştu.

“Günümüzde sadece fiziki bir varlık olarak insan kalamayız. İnsan dualist bir varlıktır” ifadelerini kullanarak, zihnimizde karmaşa var bunun nedeninin de manada kopukluk olduğunu ifade etti. Bu bağlamda da yediğimiz her yemeğin bir manasının olduğunu ve  yemeklerin manasını bilmemizin gerektiğini vurguladı.

Gastronomi kelimesinin anlamından yola çıkan Genç, “Gastronomi, küresel sistemin anlayışına göre, evvela göze sonra tada hitap eden bir yemeği tüketim nesnesine dönüştürmektir. Hâlbuki, gastronomi grekçe anlamıyla “Midenin Namusu” demektir. Gaziantep yemek kültüründe yer alan hemen her yemek çeşidinin de bu namusa uygun bir mânâya sahip olduğunu bilemezsek, kendi yemeklerimiz de küresel sistemin bir tüketim nesnesi olmaya mahkûm olacaktır ve bu namus ortadan kalkacaktır. Sadece yemeğin perde arkasındaki mânânın değil, örneğin düğün halayının da mânâsı bilinmezse halay sıradan garip bir harekete, oruç açlığa, namaz cimnastiğe dönüşecektir. Şu anki küresel zihin işgali, insanları soyut düşünmekten alıkoyup sadece yüzeysel olana yani somuta odaklamaktadır. Sadece yiyip, içip, tüketen hiç akletmeyen, irade gösteremeyen güruhlar oluşturmak istemektedirler. Dünyada metafiziksel yoğunluğu en derin olan topraklar Anadolu topraklarıdır. Bu yüzden dünyanın girdiği bu somut tahakküm bunalımının sıkıntılarını en fazla bu topraklar çekmektedir. Çünkü bizim türkülerimizden, kilimlerimize; kıyafetlerimizden halaylarımıza kadar her şeyimiz soyut mânâyla yüklüdür. Bu topraklara parmağınızı dokunduğunuzda elinize metafizik bulaşır. Bu yüzden mânâyla kopukluk ya da din, mânâ istismarı gibi sebepler kültürel şizofreniyi beraberinde getirmektedir. Ya da farklı zihnî ve kültürel sorunlar hâsıl olmaktadır. Bu anlamda, Gaziantep’in yuvalama yemeği önemli bir örnektir” şeklinde konuştu.

Yuvalamanın çok önemli bir örnek olduğunu belirten Genç, yuvalamanın sabır gerektirdiğini, beraberlik olduğunu söyleyerek kültürel değerlerin metafizik aktarma aracı olduğundan bahsetti. “Gaziantep'te Ramazan Bayramı Arefe Günü, kadınlar Gaziantep'e özgü bir yemek olan Yuvalama için kollarını sıvarlar. Pirinç, et, yoğurt, nohut, yumurta gibi malzemelerle yapılan bu yemeğin adının yuvalama, yani yuvarlama olmasının sebebi, kadınların büyük bir zahmet ve sabırla küçük parçaları avuçlarında yuvarlamasıdır. Bu yemek hâlâ yapılıyor ancak şu söyleyeceğim şey hâlâ yapılıyor mu bilmiyorum. Eskiden, malzemelerle yoğrulmuş hamurumsu maddeden küçük küçük parçalar koparıp yuvarlarken Esma-ül Hüsna okurlardı. Her bir parçayı yuvarlarken Allah'ın isimlerinden birini zikreder ve bir sininin içine atarlardı. Allah'ın 99 ismini zikrettikten sonra bir Fatiha okuyup, o hamurlaşmış madde bitene kadar, her bir zerreyi ince ince yuvarlarken, Allah'ın isimlerini zikre devam ederlerdi. Bittikten sonra bazı dualar okuyup, yoğurt ve kuşbaşı etten hazırladıkları bir karışımla bu küremsi zerreleri buluştururlardı. Bu yemek, bayram namazından hemen sonra, tüm aile tarafından dualarla yenirdi. Ramazanı hayırla geçirmiş olmanın huzuruyla, bir sonraki Ramazana kadar sıhhat, afiyet dilerlerdi... Şimdi otomatik makinalarda yuvalama yapılıyor, işte mânâdan kopukluk, ve bu husustaki cehaletimiz bizleri var eden temel zihnî unsurları yok etmektedir. Bu sorun mimarimizden, yemek, kıyafet ve düğün kültürümüze kadar her şeyi olumsuz etkilemektedir. Bu sorunu dünyada en keskin iliklerine kadar hisseden ve yansıtan toplum da her şeyimizin temelinde metafizik olduğu için Türk toplumudur. Letonya’nın, Estonya’nın, Peru’nun vs. böyle bir sorunu yoktur,” dedi.

“Yuvalama hem astronomi hem gastronomi dalına uzanır. Yuvalamanın hangi gezegen olduğu hala bulunamamıştır” sözleriyle sonlandırdığı gastronomiye ve yemek kültürüne getirdiği bu yeni bakışlar ilgiyle dinlenildi. Programın sonunda katılımcıların soruları yanıtlandı.